25 Kasım 2010 Perşembe

kahramanım'a...

neden seni düşünürken bu kadar eriyor içim?
gözlerinin güneş kadar yakıcı olmasından mı?
yoksa seni deliler gibi özlediğim içinmi?
ben karar vermeiyorum hangisi olduğuna
gerçi uzun zamandır bişeylerin
nedenlerini bulma konusunda çok başarısızım
seni neden seviyorum mesela?
yada neden bu kadar çok?
ama aramıyorumda cevapları...
biliyorum ki cevapları bulursam
 masalın tılsımı kaybolur
ve beyaz atlı prens atına binerek hızla uzaklaşır
belki bi prenses değilim
ama kötü kalpli kraliçeyi oynamaktan çoktan vazgeçtim
ben sadece senin masalının
BİZİM MASALIMIZIN
bir yerinde olayım istiyorum
bazı şeylerin nedenleri olmazmış sevgilim
(gerçi sen sevgilim dememden pek hoşlanmıyorsun ama:)
bende seni nedensiz seviyorum
seni sadece sen olduğun için seviyorum

insanlar soruyorlar bazen sana uyum sağlayabilecekmi diye
ben bana uyum sağlayabilecek birini istemiyorum ki hayatımda
senin gibi değişmeyecek
senin gibi kesin
senin gibi net birini istiyorum
ben de diyorum ki
o bana değil ben ona uyum sağlıyorum
onun değişmesi için hiçbir çabam yok
çünkü ben onu bu haliyle seviyorum
sadece kendi olduğu için...

hep böyle kal hayatım
hep umudum olarak kal
hep güzel günlerin gelecek zamanların
hayallerinin peşinden git
ben sadece senin yanında yoldaş olmak istiyorum
asla ayak bağın değil
sana ne söylesem yine içimdekileri tamamlayamıyorum
öyle güzelsinki bende
bütün dünyaya can veren güneş gibi
sen benim güneşimsin
ben hep seninle ısıtıyorum içimi...

Hiç yorum yok: