11 Eylül 2010 Cumartesi

masalın başlangıcı...

bir yokmuş bir varmış...
evet önceleri  sen bir vardın
bir yoktun kabul ama
genele bakalım biz masalımızı başlatırken

bir yoktun...
herşey grinin tonlarında yaşanıyordu burda
siyaha yakın tonlar genelde
öyle bir yanlızlıktı ki yaşadığım içimde
kimse çekip çıkaramazdı bu yanlızlığı benden
öylesine derine işlemişti
belkide ondanda böylesine renklere küsüşüm
ondandı griye bağlanışım



sonra bir var oldun...
hayatımın bulunduğu çerçeve değişti sanki
küçük küçük bahar dalları açmaya başladı içimde
ufak ufak pembe tonları ekledim grilerimin yanına
birazda umudun mavisinden


gel zaman git zaman
sen HEP oldun
hayatıma aşkın rengini soktun
KIRMIZI
ve ben ondan sonra renklere aşık oldum
rengarenk oldum
adım ELVİN
yani GÖKKUŞAĞI
senin hep olmanla birlikte ben bütün renkleri sever oldum
aşkı buldum kırmızı da
ve hasreti sarıda
turuncuda neşeyi
yeşilde huzuru
ve daha binlerce renk....


9 Eylül 2010 Perşembe

son 18 saat :)

18 saat kaldı...
bu hasretin bitmesine sayılı zamanlar kaldı

kaç günler 100 den geriye saydığımız vakitler giderek tükeniyor elimizde sevgilim
ve ben
bu kalan saatlerinde bian önce geçmesini diliyorum

seni bian önce görmeyi...
deniz kenarının o muhteşem kokusunu seninle çekmeyi
dağlardan gelen kekik kokularıyla mest olmayı
senin kollarının arasında
dağdaki o patika yolları aşmayı
seni ve yaşadığın yeri
seninle yaşamayı istiyorum...

ben bi ömür senin yanında yaşayacağım yeri
senin gözünden görmek
senin dilinden dinlemek istiyorum...

ömrümün sahibi, hayatımın anlamı
...MASAL KAHRAMANIM...
bizim masalımızı yazmaya başladık biliyorum
ama önemli bir mihenk taşını yerleştireceğiz 18 saat sonra
herşey güzel olsun diye uğraşırken
dileklerimiz temennilerimiz bu yöndeyken
dilerim kaderimizde
bizi bu yolda ilerlerken destekler

kaderim, sonum, masal kahramanım...
seni çok özledim

bayramlar hep güzel şeyler hatırlatmaz...

10 sene önceydi...
bi bayram sabahının verebileceği bütün iyi duygularla uyanmıştım oysaki..
herşey güzel olacaktı...
sen hep yanımda olacaktın...
yine beraber garaja gidip tost ayran keyfi yapacaktık...
bayram geçsin herşey yoluna girsin
o kötü karakter çıksın hayatımızdan
tek isteğimiz buydu...
seninle daha çok
ama güzel ve kaliteli zamanlar...


 
...


ama o kötü karakter çaldı seni benden
bi bayram sabahı
bütün iyi dileklerimizle uyandığımız o bayram sabahının aslında bukadar karanlık olduğunu nerden bilebilirdim


10 sene önceydi...
ne kadar çok zaman geçmiş üzerinden
bense hala deli gibi seni özlüyorum ilk aşkım...
ellerimden tutup gezdiğimiz zamanları
hatta beraber futbol oynarken incittiğim ayağımdaki acıyı...
yastık savaşlarımızı...
seni özledim,
çok özledim...

bi bayramı daha sensiz geçirmenin verdiği burukluğu
asla tarif edemeyeceğimi biliyorum
seni çok özledim kıymetlim
seni çok özledim ilk aşkım
SENİ ÇOK ÖZLEDİM BABACIĞIM...

7 Eylül 2010 Salı

bu saatte...

yanında olmak vardı şimdi herşeyim
beraber uyumak
yeni güne seninle uyanmak...
kollarının arasında olmak kadar huzurlu bianım
olmayacak benim,
biliyorum
biliyorum çünkü...

nasıl özledim seni...
nasıl hasretim o güzel gözlerine...
ama bu gece bir kaç dakika olsun görebildim yüzünü
öyle büyük bir mutluluk ki bu
vazgeçilmez....
önüne ne zorluk çıkarsa çıksın
hepsini aşabilecek bir duygu bu içimdeki...


5 Eylül 2010 Pazar

bu kadar yakın ama hala sürgün...

bu kadar yakınıma geldiğin halde uzaksın
kilometreler bitmek bilmiyor sanki aramızda
bir hafta önceki gibi tükeniverseler ne olur?
yada
bir hafta
tükeniverse...
önce haftayı sonra yolları tüketsek
ama bizim aşkımız hiç tükenmese...

güzel gelişmeler zamanındayız
güzel bir gecede
güzel haberler...

şimdi yanında olmak vardı sevgilim,
ellerinden tutup
sahilde bir bankta
yada sahilde
iskelede oturmak seninle
denizi izlemek gözlerinde...
denizmi daha güzel parlıyor yoksa
gözlerinmi diye düşünmek...

ve biliyorum
denizden esen meltem ne kadr kuvvetli olsada
ben senin yanında asla üşümeyeceğim
yüreğinin sıcaklığı saracak bedenimi...
ellerimden, gözlerimden yüreğime...
senin yüreğinden
benim yüreğime...
benim yüreğimden
senin yüreğine...

böylesi bir aşk varken aramızda
hangi rüzgar üşütür bizi
hangi fırtına ayrı düşürür?

"başımı göğsüne yasladığımda tek bir düşmanım var, Geçip giden zaman..."
orada senin göğsüne yaslanmış hayatımın en güzel melodisini dinlerken
yine bir tek düşman olacak karşımızda
ZAMAN
keşke o an herşey dursa
bütün evren
bütün saatler
gelecek gelmese...
yada belkide en güzeli
beni sen geçse...